Okçuluk

Okçuluk

            Okçuluk; oku, yay kullanarak hedefe ulaştırma amacı olan bir spor dalıdır. Yeryüzünde okçuluk faaliyetlerinin ilk defa ne zaman ve nerede ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de okçuluk sporunun kökeni insanların avcılık zamanına kadar dayanmaktadır. Arkeolojik çalışmalarda, Mısır’da M.Ö. 5000 yılında okun avlanma ile ortaya çıktığı görülse de tarihçilere göre okun ortaya çıkışı 25 bin yıl öncesine dayanmaktadır.

            Okçuluğun gelişim sürecinin, ok ve yayın basitten komplekse uğradığı farklılaşmalarla olgunlaştığı söylenebilir. M.Ö. 3500 yıllarında Mısırlılar kendi boyları kadar büyük yaylar kullanmaktaydı. Orijinal olarak çakmak taşından yapılan ok uçları, daha sonraları bronzdan yapılmaya başlanmıştır. Yaklaşık 2000 yıl sonra, Asurlular tarafından insan gücünün daha ekonomik kullanıldığı ve daha kolay taşınabilirlik sağlayan kısa yayların geliştirildiği ileri sürülmektedir. M.Ö. 1200’lü yıllarda Hititler hareket halindeki savaş arabalarından, ok atış yeteneklerini geliştirirken, M.S. 500 yıllarında Romalılar, daha etkin ve isabetli ok atışı için, yayı omuza değil, göze doğru çekme tekniğini geliştirmişlerdir.

Modern okçuluk, günümüz teknolojisi kullanılarak üretilmiş yaylar, oklar ve diğer ekipmanlar ile yapılır. Modern okçuluk, belirlenmiş bir mesafeden veya mesafelere doğru bir hedef için ok vuruşunu içerir. Bu dünya çapındaki en rekabetçi okçuluk biçimidir.

16. ve 17. yy.’larda ilk okçuluk dernekleri İngiltere'de kuruldu. 19. yy.'da ABD, Kanada ve Avustralya’ya yayılan okçuluk, 20.yy'ın başlarında da gerçek anlamda bir spor olarak kabul edilmeye başlanmıştır. İlk kez 1900 Paris Olimpiyatları'nda erkekler kategorilerinde programa dahil edilerek, 1920 yılına kadar olimpiyatlarda yer almıştır.

           1931' de Belçika, Fransa, Polonya ve İsveç'in öncülüğünde, Uluslararası Okçuluk Federasyonu FITA (Federation Internationale de Tir L'Arc) kuruldu. Bundan sonra önemli gelişmeler sağlanarak, 1933'te ilk kez Dünya Okçuluk Yarışması ilk kez düzenlendi. 1940'lı yıllarda FITA tarafından düzenlenen okçuluk karşılaşmaları, 1957' den sonra iki turda yapılmaya başlandı. Daha sonraları okçuluğa olan ilgiyi artırmak amacıyla 1985'de Büyük FITA Turnuvası adı altında yeni bir turnuva geliştirildi.

            Modern okçulukta klasik ya da makaralı olmak üzere iki çeşit yay kullanılır. İki yay arasındaki en büyük fark makaralı yayda daha fazla teknolojinin kullanılmasıdır. Önemli olan diğer fark ise her iki yay kategorisinde de ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenlenir. Ancak Olimpiyatlarda sadece klasik yay kategorisi bulunur. Günümüz olimpik yayı eski uzun İngiliz yayların evrim geçirip modern aksesuarlar ile donatılmış bir versiyonudur.

Yaylar, fiber, ahşap, karbon veya çelikten imal edilir. Yayın esnek maddesi solar kauçuktan yapılır. Buna mirsin adı verilir. Oklar ise fiber, karbon, alüminyum, tahta veya çelikten olabilir. Oklarda yaygın olarak karbon fiber malzeme kullanılır. Karbon fiber malzeme kullanılmasının sebebi diğer malzemelere oranla daha dayanıklı ve esnek olmasıdır. Oklar kompozit olarak birkaç malzemenin birlikte kullanılması ile de yapılabilir. Hedef, çember çizgilerle beş renge boyanır. Bu renkler merkezden dışa doğru sırasıyla sarı, kırmızı, mavi, siyah ve beyazdır. Her renk şerit de ikiye ayrılır. Böylece hedef içten dışa doğru 10'dan 1'e inen sayılarla numaralanır. Hedefin çapı ok atış uzaklığına göre belirlenmiştir. Her ok hedefte vurduğu yere göre puan alır. Bir ok halkaları ayıran çizginin tam üzerine saplanmışsa daha yüksek olan puanı alır. Uluslararası yarışmalarda erkekler iki turda 144'er ok atarlar. Her turda okçu 90, 70, 50 ve 30 metreden hedefe üçer düzine ok atar. Bayanlarda 4 ayrı mesafeden 3'er metredir. Okçular her seferinde sayılarını okumadan önce 6 atış yaparlar. 50 ve 30 metreden daha küçük hedefe yaptıkları atışlarda ise 3 atışta bir sayı okunur. Bir yarışmada her sporcu toplam 288 atış yapar. Yarışmanın birincisi toplam puana göre belirlenir.